19 Ağustos 2009 Çarşamba

Motorcunun İnanışı

Motorsiklet tutkusu ....

Biz kendi yolumuza gitmeye inanırız,
Dünyanın geri kalanı ne yöne giderse gitsin.
Bireyleri cama çarpan sinekler gibi ezmek için yaratılmış sistemde arıza çıkarmaya inanırız.
Bazılarımız yukardakine inanır,hepimiz aşağıda yaşayanlara sıkı sıkı bağlanmaya...
Biz gökyüzüne inanırız sunroof a değil...
Biz özgürlüğe inanırız.
Biz toza inanırız, yabani bitkilere. bufalolara, dağ gezilerine ve gündoğumunu arkamıza alıp sürmeye.
Biz eyer üstüne takılan çantalara inanırız ve bunu sadece kovboyların anladığına.
Biz hiç kimsenin önünde boyun eğmemeye inanırız.
Biz siyah giymeye inanırız,çünkü ne kir gösterir ne de zayıflık.
Biz dünyanın gün be gün yumuşadığına inanırız ve onunla beraber yumuşamayacağımıza.
Biz bir hafta süren motosiklet yolculuklarına inanız.
Biz yol maceralarına, benzin istasyonlarına, sosisli sandviçlere inanırızve her tepenin arkasında ne olduğunu keşfetmeye.
Biz gürüldeyen motorlara inanırız,çöp kutusu büyüklüğündeki pistonlara.1936 da tasarlanmış benzin depolarına, tren lambası kadar farlara, kroma ve özel boyalara.
Biz aleve ve kurukafaya inanırız.Biz her insanın hayatını kendi eliyle şekillendirdiğine inanırızve hayatı inanılmaz bir sürüşe çevirdiğimize.
Biz selesine oturduğumuz makinenin tüm dünyaya kim olduğumuzu gösterdiğine inanırız.
Biz başkalarının neye inandığı ile ilgilenmeyiz...



18 Ağustos 2009 Salı

Aylak Adamın Güncesi - Yaz 2009



Genelde kişisel olarak blogumda yer verdiğim ay ve dönem güncelerini basından alıntılar ve derlemelerle oluşturuyorum . Dikkate değer bulduğum kişisel ve genel anlamda ülke ve dünya çapındaki olayları paylaşıyorum ki ileride yıllar bazında geri döndüğümden ilgili dönemlerde nelerin dikkat çektiğini ve değişimleri gözlemleme şansı bulmak istiyorum .


Ancak son birkaç aydır doğrusu gerek özel işlerim gereksede yaz mevsimi dolayısı ile aylık günceyi takip edemiyorum , daha doğrusu günlük gazete ve tv haberlerini bile sağlıklı takip ettiğimi söyleyemeyeceğim . Aslında bu durumdan zaman zaman şikayetçi olmadığımıda söylemeliyim . Neticede bizim gibi sıradan figüler için dünyanın sorunları ile ilgilenmek , aslında dertli başa biraz daha dert olmaktan başka birşey ifade etmiyor. Sonuçta elinizden fazala bir imkanın gelmediği , trafik kazalarındaki ölümler , küresel ısınma felaketleri , doğal afetler , savaşlar , cehaletin pençesinde kurban olan zavallı insanlar , 3. sayfa toplumsal psikolojinin ayaklar altında süründüğünü kanıtlayan vahşet haberleri , siyasetin ve politikanın kaygan zeminde ve hiçte güven vermeyen dansları doğrusu insanı pekte mutlu kılmıyor . Ama işte çözümde buradan yatıyor . Çözüme ve duyarlılığa sahip olmak için durup duruken bu ağrı ve sancıyı hissetmek . Sanırım insan olmanında en büyük farkı burada diğer canlılara nazaran . Bir grubu diğer canlılarda dahi görülmeyecek düzeyde ve düşüncesizce dünyayı yok etmeye çalışırken , bir kısmıda yine diğer hiçbir canlı türünde görülmeyecek düzeyde buna karşı kaygılanabiliyor ! Doğrusu bu durumda İNSAN türü hakkında yorumda bulunma konusunda fikir beyan etme konusunda garip bir ironik durum oluşturuyor .


Sonuçta dünyamızda her an her konuda mutlaka ki insanları yani bizleri etkileyen birşeyler oluyor , haber değeri ve dikkat çekmesi açısındadan bunları bize sunulan birçoğu maalesef ki kötü ve rahatsız edici şeyler . Enseyi karartmadan yaşamaya ama güzel ve mutlu yaşamaya ve karanlığı aydınlatacak ışığı bulma ya da bizde yanan o ışığı söndürmemek adına yaşamaya devam etmek durumunda olunması gerektiğine inanıyorum .


Bu nedenle bu başlıktaki bu yaz güncesi dahaçok güncel olaylar ve durumlar yerine daha kişisel ve aklımdan geçen düşünceleri paylaşmaya ayırmak istedim . Çünkü bunu en azından genelde yaşananlar karşısında karamsar bir tavır sergileyen benim için kendime de vereceğim en güzel mesaj olduğuna inandığım için yapmak istedim . Ve bunu sizinle de paylaşmak ...
Görmeye , duymaya, bilmeye, öğrenmeye , sormaya , düşünmeye , şüphe etmeye , merak etmeye , okumaya , yazmaya , çizmeye devam edelim ama hep gülümseyecek ve gülümsetecek bir sebepte bulalım ...

Aylak Adam

Agustos 2009

Bir Öğleden Sonra ...