19 Haziran 2009 Cuma

Okuduğum son ÜÇ kitap

Bir yıla 12 kitap , bir aya bir kitap ortalamasını kendime yaşama dair minimum bir hedef olarak koydum . Bunu uygulamaya çalışıyorum . Şu aralar gaza bastım ...
Paylaşımınıza ( Kendi yorumlarım ve kitaplardan kısa alıntılarla...)
Okuduğum Kitaplar

Vejeteryanlığın Faydaları – Sadık Hidayet – YKY

“Midelerinizi hayvan mezarlığına cevirmeyiniz” ...Diye başlıyor bu muhteşem kitap arada çok fazla düşündürücü ve vurgulu ifadelerle , bu konuya hiç bulaşmak istemeyen duyarlı her insanı yerinden zıplatacak kadar etkili ifade ve yorumlar katıyor usta yazar kitapa . Örneğin ” İnsan kan döküyor, zulüm tohumu ekiyor. O halde sonuçta savaş, acı, yıkım ve toplu kıyım biçecek İnsanlık, ilerlemeyecek huzur bulmayacak; mutluluk, özgürlük ve barış yüzü görmeyecek etobur olduğu sürece.'' Olduğu gibi .

Sadık Hidayet İran edebiyatının önemli yazarlarından biridir . Kendisini Ömer Hayyam’ın Teranneleri isimli yine YKY ‘den çıkmış inceleme – araştırması ile tanımıştım . Bilinen Hayyam’dan başka bir Hayyam tadı bırakmıştı damağımda ve çarpıcıydı ...Farklı bir adam olduğu hemen anlaşılıyordu.

Bu kitabını 1927 yılında yazmış ve 85 sayfaya sığdırmış , bazı çarpıcı noktaları kitapta farklı bölümlerde defalarca tekrarlıyor , buda vurgunun kalıcı olmasını sağlıyor , ayrıca 1927 gibi bir yıla rağmen tüm görüşlerini özellikle bilimsellikle ve bilim adamlarından alıntılarla desteklemesi ve tüm bunları bir edebiyatçı yeteneği ile okuyucu için bir lezzete ( ama bitkisel ) çevirmeyi başarıyor .

Vejeterjan olmayabilirsiniz olsun varsın hiçfarketmez , ama okursanız neden et yediğinizi mutlaka sorgulayacağınıza kesinlikle eminim .

Kesinlikle okunmalı , okuduklarınız ruhunuza huzur ve umut verecektir .

Kitaptan bazı alıntılar;

"Herşey insanın etobur olmadığını göstermektedir. Vücudunun iç yapısı meyve yiyici olarak yaratıldığı gibi, dış yapısı, yaşama tarzı, gelenekleri, davranış ve aklı da insanın etobur olmadığını kanıtlamaktadır.

İnsanın ağzı, avını yutabilmek için etoburların ağzı gibi açılmaz. Dili yumuşaktır. Suyu yalayarak içmez. Elleri pençesizdir. Köpekdişleri diğer dişlerden uzun değildir. Gözleri, diğer etoburlar gibi karanlıkta görmez. Burnu, canlı havyan kokusunu uzaktan almaz. Ağaca tırmanıp kolayca meyve toplayabilir, ama kuş yakalayıp parçalayamaz. Çiğ veya kokmuş eti yiyemez.

Midesi etobur hayvanlarınkine göre çok daha ince ve güçsüzdür. Mide salgıları ve pankreas bezi, eti çözündüremez. Karaciğerinin etteki azotu uzaklaştıramaması gut, romatizma ve sinir hastalıklarına yol açar. Etobur hayvanlarının bağırsakları kısadır, bozuşmuş et orada durmaz. Oysa insanın uzun olan bağırsaklarında kalan et kokuşur ve öldürücü mikroplar üretir. Nitekim bağırsak rahatsızlıkları ve apandisit bu bozulmanın sonucunda ortaya çıkar.

Niçin dünyadaki tüm canlılar arasında sadece insanın dişleri çürüyor ve binbir güçlükle dişlerini koruyabiliyor? Ormanlarda, ovalarda, çöllerde ve deniz diplerinde yaşayıp da dişleri dökülen bir hayvan yoktur. Eğer varsa, onun soyunun da bozulup yok olmaya doğru gittiği anlaşılır.

Hiçbir varlık besinini pişirmez ya da öldürmez. Pişirmek, yiyecekleri harap etmek ve doğal halinden çıkarmak demektir. İnsan, doğanın sunduğu hoş kokulu ve leziz meyveler yerine, hırsından dolayı hayvan ve kuş leşlerini, kokmuş meyve sularıyla ve hayvanların kan, bağırsak ve diğer sakatatıyla süsleyip türlü baharatlarla karıştırarak yemektetir."

Ünlülerden aforizmalar ;
Pisagor 'Ey ölümlüler! Böyle pis bir yiyeceğe bulaşmaktan korkun!'
Hazreti Ali 'Midelerinizi hayvan mezarlığı yapmayın!'
Yunan filozoflarından Plutark şöyle der: 'Siz masum ve sakin hayvanların kanına susamışsınız. Oysa onların hiç kimseye zararı yoktur. Size alışıyorlar, sizin için çalışıyorlar ve hizmetlerinin karşılığında siz onları yutuyorsunuz.'

Ünlü Rus yazarı ve büyük filozof Tolstoy şöyle yazar: 'Et yeme alışkanlığı barbarlık zamanlarından kalmıştır. Vejetaryenliğin ortaya çıkışı eğitimin ilk tesiri sayılır.'

Profesör Buşar'a göre: 'Et yiyenlerin dilleri kirlidir. Nefesleri kokar, dışkıları pis ve düzensizdir. Aynı zamanda mide ve bağırsak rahatsızlıkları, cilt yaraları, baş ağrısı, romatizma, aşırı derecede şişmanlık ve zayıflık onlarda görülür.'

Bir gün gelecek ve insanın yiyeceği o kadar değişecek ki, gelecek kuşaklar atalarının böylesine sağlıksız, çirkin ve vahşice bir besini yediklerine inanmayacaklardır.

İnsanoğlu günün birinde evriminin doruğuna ulaşırsa, doğal bir ortamda bitkisel yiyeceklerle birlikte olacaktır. Oysa et yemesi ve yapay uygarlığı onu fasitleştirmiştir ve yok olma uçurumuna doğru sürüklemektedir. Doğa yasalarına göre yaşayan, sağlıklı ve yeni bir kuşak onun yerini almazsa, insan soyu utanç verici bir şekilde kaybolup gidecektir."


Dönüşüm – Kafka

Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu…”

Kafka’nın 1912’de yazdığı Dönüşüm adlı anlatısının bu ilk cümlesi, tüm olağandışılığına, dahası şaşırtıcılığına, ürkünçlüğüne karşın, giderek daha da ürkütücü bir olağanlığa bürünecek bir öykünün habercisidir.

Babaya Mektup’ta ve Yargı’da olduğu gibi, burada da oğul ve baba söz konusudur. Ama, Dönüşüm, birçoklarına göre Kafka’nın yabancılaşma duygusunu en güçlü biçimde yansıttığı yapıtıdır aynı zamanda. Bir sabah yatağında bir böcek olarak uyanan Gregor Samsa, bilinci ve istemi dışında gerçekleşen bu dönüşümü bir türlü kabullenemez. Ailesi ve patronu ise, kısa bir şaşkınlığın ardından, onun artık bir böcek olduğunu kabullenirler. Ama böcek olmakla alışageldiği şeylerden koparak yepyeni bir konuma giren Gregor Samsa da, o güne kadar sürdürdüğü yaşama da, çevresindekilere de, bambaşka bir gözle bakacaktır.

Radikal Kitap ‘dan Celal Üster yukarıdaki gibi giriş yapıyor yazısına . Doğrusu Kafka’yı hep okumayı istedim ve denedim ama “Dönüşüm “ ile bu kapıyı araladığım için çok mutlu oldum . Hernekadar dönüşmesem de Kafka’nın müthiş Dönüşümüne tanıklık ettim. Kitabı bitiridiğimde , hamamböceğine dönüşmüş ve bir hamamaböceğinin gözünden bir insan olarak çevresini geçmişini ve yakınlarını gözlemleyen irdeleyen , eleştiren bu büyük yazarın bu büyük öyküsü gerçekten inanılmadı . Topluma yabancılaşma , dışlanma hissi , ama bir okdarda hassas sevgi dokunuşları , ve en son satırlarındaki yaşamın devam etmesi gerekliliğine olan inanç gerçekten ilgin ve çok etkileyici kitabı bitirirkende insanı karmaşık duygulara sürklüyor ve düşündürüyor .

Kafka’nın bu kitabı yazarken ki ruh halini tahmin etmeye çalışırken de hayat hikayesi bana ilham verdi . Sanırım hayatının son günlerini geçirdiği , kendini yalnız , terkedilmiş hissettiği bir sanatoryum odasında tek arkadaşı olan bir hamamböceğini zilerken ve onunla konuşurken ortaya çıkarmış olabileceğini gözümde canlandırdım ... ( Hayat hikayesinden alıntı : ... 1924'de Viyana yakınlarında Kierling Sanatoryumu'na kaldırıldı ve oradan çıkamadı. Prag'a gömüldü. )

Mutlaka okunması ve şapka çıkarılması gereken bir kitap



Dokuz Gitarla Dünya Tarihi – Erik Orsenna - Can

Bu kitap bana uzun zaman sonra yine birzamanlar uğruna çok zaman harcadığım , okuduğum , araştırdığım , dinlediğim müziği ya da daha doğrusu müzik zevkimi yani ROCK MÜZİĞİ hatırlattı . Dokuz gitarla dünya tarihi belki iddialı bir ifade olabilir , belki birçok okuyucu için ilginçte gelmeyebilir ama , gitara , müziğe bir şekilde hobi ve boş zamanlarda dinlenecek bir unsur dışında biraz hayat gailesi ile bakan birileri için gerçekten bir solukta okunacak ve keyif alınacak bir kitap denilebilir .

Kitabı okurken “...Jimi yalnızdı. Yirmi yedi yaşındaydı ve yaşayacak daha on üç ayı vardı ...” cümlesi beni de kitabın ruhuna uygun kendi içsel yolculuğuma götürdü . Hayatımda en büyük değer verdiğim 3 müzisyen , Jimi Hendrix , Jim Morrison ve Janis Joplin hepside 27 yaşında ve aynı yıl içinde ( 1970 -71 ) ölmüşlerdi . Ve ben o yıllarda hayata gözlerimi açmıştım, bu duygusal ve görünmez bağ beni yıllar sonra tanıdığım bu üç büyük yıldıza farklı bir duyguyla bağlanmamı sağlamıştı . Hatta 26 yaşında kendimi kötü hissetiğimi hatırladım bu kitabı 40 ‘lı yaşlara merdiven dayamış okurken ...

Kitap Mısır' da bir arkeolojik kazı yapan profosörü Eric Clapton’un ziyareti ve gitarın Eric Claptonun rüyalarıyla dünya tarihinin dokuz ayrı dilimine eşlik edişini anlatıyor . Bence eleştiriye açık olamakla beraber sevimli bir kitap .

En çok Katalan Juan Carlos Amat ‘ın ilk gitar metodunu neden yapışı ve Hendrix ile Pagganini’li bölümler keyiflendirdi ...

Bulabilirseniz ve müziğin dinlemenin dışında okunabileceğine de inanlardansanız tavsiye ederim .

Kitaptan Alıntılar ;
Eskiden Afrika, Atlantik’ten Hint Okyanusu’na kadar uzanan kocaman bir ormanla kaplıydı. Bu ormanda ağaçlar, gölgeler ve iç içe geçmiş bitkilerle korunan maymunlar yaşıyordu. Sakin sakin dört ayak üzerinde yürüyorlardı; önlem almaya gerek yoktu, nasıl olsa düşmanlar onları göremiyordu. Sonra bir gün dünya yırtıldı. Kuzeyden güneye, Etiyopya’dan Mozambik’e kadar uzanan koca bir çukur açıldı. Az kalsın Afrika ikiye bölünüyordu. Çukurun dibi göllerle doldu. Ağaçları sulayan batı rüzgârı, bu yırtılma yüzünden oluşan dağlara çarpmaya başladı. Su artık dağların öbür tarafına geçemiyordu. Doğu gitgide kuraklaşıyor, orman seyrekleşiyordu. Maymunlar korkuyorlardı; çünkü şimdi hepsi gün gibi ortadaydılar. Aslan, panter gibi pençeli hayvanların keyfine diyecek yoktu. Maymunlar bundan sonra dikkatli olmaları ve düşmanlarını uzaktan gözlemeleri gerektiğini anladılar. Doğruldular, arka ayakları üzerinde dikildiler, savaşmayı, taşı işlemeyi öğrendiler ve yavaş yavaş insana dönüştüler.”

Barselona’nın kurtarıcısı ve ilk gitar metodunun yazarı Doktor Joan Carlos
insanları öldürmekle yetinmeyen salgın hastalık, bu sefer de bir Katalan özelliğine saldırmıştı; yaşama sevincine. Her gece masalarında, altının ve sadık kadınların daha bol bulunduğu bir dünyanın yaratıldığı tavernalar boşalmıştı (...) Salgın; limanların değişik, baştan çıkarıcı, Provence fesleğeninden doğunun baharatlarına, hayvanların misk kokularından gelecek okuyan Çingenelerin parfümlerine kadar tüm kokuları kovalamıştı; ölüm kokusundan korunmak için insanlar burunlarına mendil tutarak geziniyorlardı.”

Doktor’un gitarı muhteşem tarifi:Bacakların üst tarafları incecik, külot bölgesi yumuşacık, sarışınca, kollarına aldığında yusyuvarlak ve hoş kokulu (...) Aynı zamanda çok kibar, hem de alçakgönüllü, hiçbir zaman başrolde olmaya meraklı değil, gölgede kalıp eşlik etmeyi yeğler. O, dünyayı kasıp kavuran kibir hastalığını tanımaz.”

Müzik Sefaletin Şarkısıydı ( Jimi Hendrix Bölümü )
Kahrolası müzik! Kendiliğinden gelmemişti. Onu nota nota, akor akor fethetmek gerekmişti. Müziğin sefaletten doğduğuna inanası geliyordu insanın. Sefalet, insanın teninden, gözlerinin içine giriyordu. Beynini kuşatıyordu. Ve orada, saçların, kemiklerin altında, gizem, dönüşüm vardı. Parmaklar gitarın sapı üzerinde dolaşıyordu. Sefalet müziğe dönüşüyordu. Sefalet, ten, baş, parmaklar, gitar, müzik: Jimi, böylesine kötü başlayıp sonunda bu derece mutluluk veren bu lanetli ve büyülü yolu yüzlerce kez katetti. Müzik sefaletin kızıydı. Müzik sefaletin şarkısıydı.”

Jimi yalnızdı. Yirmi yedi yaşındaydı ve yaşayacak daha on üç ayı vardı (...) Gitarın rengârenk giysili, hüzünlü, kızıl ve kara yüzlü Don Kişot’u, on üç ay sonra Londra’da ölecektir ...”
Okuyan - Yazan - Derleyen : Aylak Adam
Haziran 2009 - İstanbul
Yolda olanlar :
1-John Fante - Los Angeles Yolu
2-Phillippe Delerm - Biranın ilk yudumu ve ...DİĞER KÜÇÜK ZEVKLER
3-Sadık Hidayet - Kör Baykuş ...

3 Haziran 2009 Çarşamba

Bir kitap okudum dün gece : Nereye Gidiyoruz Baba ?

Hayatımde belkide ilk kez 1 saat içinde bir kitabı bitirdim .

Kitap Adı : Nereye Gidiyoruz Baba ?
Yazar : Jean-Louis Fournier
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları
Sayfa : 102

Kitapta bir babanın hayatı "ti"ye almasını görüyoruz , aslında gerçekten bir " ti" ye alışmı , yoksa bir içsel duyguların , herkesin hemde karşı taraftan aklından geçenleri direk olayların içinde olan bir kişi olarak büyük bir açıklık , cesaret ve ironi ile dışa vurumu mu desek bilemiyorum ... İki hem zihin hem de bedensel engelli çocuğa sahip bir babanın hayatla ve tüm insanlarla hesaplaşması , hemde çok yalın içten , espiri yeteneği ve tevazuusu çok geniş bir yeplazeden bunu paylaşabilmesi . Yazar müthiş bir empati hissi uyandırrıyor okurken kitabını ... Ve de en önemlisi hayatın aslında nekadar da basit olduğunu vurguluyor normal gibi görülen insanlar için. Özelliklede hayatları tıkırında giden bir çoğunluk için hayatı dert edinirken çokça saçmaladığımızı hissettiriyor bana okuduğum bu kitap ve bir baba olarak baba olmanın değerini ...
Teşekküler Jean - Luis ve inanıyorum ki Mateiu ve Tomas ile birgün dedelerininde olduğu bir masada rakılarınızı yudumlayacaksınız . Bu rakılarda bende olsun !

Aylak Adam
3 Haziran 2009

" Şerefinize "

Aylak Adam'dan Anonim Bilgiler

Neden içki içilirken ŞEREFİNE denir ?
Her ülkenin kendine has deyişleri vardır bu konu ile ilgili.Kimi Sağlığına der, kimi Mutluluğuna.. .Ruslar "nazdrovya" der, Rumlar "stinigia"...Bizde ise konu daha hoş ve de farklıdır...Biz "şerefe" ya da daha da özelleştirip "şerefine" deriz...Eee bize de bu yakışırdı degil mi!!!...
Bu " şerefe" sözünün nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi ya da niye "şerefe" dendiğini?Cevabı evet olanlar için, kısaca şöyle anlatabiliriz. ...Zamanın zaman olduğu dönemlerde, içki içmek bir adap, usül işiymiş.İçki masasına oturan ağır abiler içmeye başlamadan önce kendi aralarında şu anlaşmayı yaparlarmış ;" Arkadaşlar bu meret şişede durduğu gibi durmaz, her ne kadar yakın ahbap olsak da, bir süre sonra çenemizin bağı çözülür ve olmadık şeyler söyleyip sonradan pişman olacağımız şeyleri anlatabiliriz. Bu masada konuşulan ve anlatılanlar sadece ve sadece bu masada kalacak, söz mü?Söz!..Şerefine mi?Şerefine!!.. "O günlerde belki de bir yeminmiş bu "şerefine" sözü..İşte tüm hikaye bu...

MEYHANE DUVARLARINDAN INCILER:
*Horoz ötsün ötmesin, Sabah mutlaka olacaktır.
*Zirveye çıkarken herkese selam ver, Çünkü inerken onlarla karşılaşacaksın.
*Şişe tıpayı, şarap kupayı, eşek sopayı sever.
*İnsanlar topraktan yaratılmıştır, her an çamurlaşabilirler.
*Başımızdan geçenlere değil, Kafamızdan geçenlere içelim.
*Büyük Adam olmaya gerek yok, Bizler yalnızca Adam olalım yeter.
*Dünyada oturarak başarıya ulaşan tek canlı tavuktur.
*Akıllı olup ta dünyanın kahrını çekeceğine, Deli ol dünya senin kahrını çeksin.
*Dal rüzgarları affetmişse de kırılmıştır bir kere...
*Eşek nereden bilecek ki zevki sefayı; SOR bakalım hiç çekmiş mi kafayı?
*Dünyanın en cesur yaratıkları insanlardır. Öleceklerini bilerek yaşarlar.
*Madem dünya hiç, gece de, gündüz de iç.
*Hayatın tadını borçlanarak çıkar, Sakın ödemeye kalkma, tadı kaçar.
*Şarabın adı kötüye çıkmış, Tadı hoş, Hele bir güzelle içersen, Daha bir hoş.
*Eğer sana içki dokunuyorsa, Sen de içkiye dokun.
*Yirmi yaşına kadar Hayatı öğrenmeyenin, Otuz yaşına kadar evlenmeyenin,Kırk yaşına kadar köşeyi dönmeyenin, Elli yaşına kadar ölmeyenin İşi çok zor bu dünyada...

Serefinize...

Aylak Adamın Güncesi 4 (Nisan 2009)

Aylık notlar basında çıkan haberlerden derlenmektedir . Arşiv niteliği ile paylaşılmaktadır .

NİSAN 2009 GÜNCESİNE DAİR ALINTILAR

Türkiye Gündemi

Seçim Sonrası

Seçim sonrası AKP’de kriz
Erdoğan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in, DTP için “Iğdır’ı da aldılar, yani Ermenistan sınırına dayandılar. Tamam, Ankara’yı aldık diye sevinebiliriz. CHP de İzmir’i aldık diye övünebilir. Ama bu kutlamanın Türkiye’nin güvenlik açısından sorunlu bölgesine yardımı olmaz. Oraya ayrıca dikkatle bir bakmak gerekir” açıklamasına sert tepki gösterdi.

CHP, yeniden yapılanma süreci için harekete geçti; Merkez Yönetim Kurulu değişecek. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kurul üyesi olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Karayalçın da siyasi hayatına CHP'de devam edeceğini açıkladı. CNN TÜRK'e konuşan Murat Karayalçın, CHP'den istifa etmeyeceğini açıkladı. ( Haziran 2009 notu : Bir değişiklik olmadı Baykal kulağının üzerine yattı )

İzmir’e teşekkür
Partisinin seçimlerden aldığı sonuç için İzmirlilere teşekkür eden CHP lideri, ‘İzmir halkı demagojiye, tehdide, şantaja yüz vermedi. Türkiye önümüzdeki dönemde İzmir’in tercihi doğrultusunda şekillenecektir’ dedi

DSP'de deprem. Başkan Zeki Sezer parti başkanlığından istifa etti . Genel Kurul kararı alındı. Ayrıca 5 milletvekili ihraç talebiyle Disiplin Kurulu'na sevk edildi. Milletvekillerinin CHP'nin İstanbul adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na destek verdikleri için ihraç talebinde bulunulduğu iddia edildi.

Seçim vukuatlarına örnekler

Atatürkçü partiye oy verecem dedi , görevden alındı .
TUNCELİ’nin Ovacık İlçesi Jandarma Komutan olan ve Mareşal Fevzi Çakmak Lisesi’nde Milli Güvenlik Dersi’ne giren Yüzbaşı S.B., geçen hafta okulda “Türkiye’de bazı tarikatlar önemli yerleri kapmak istiyor. Ben şahsen Türkiye’nin laik yapısını zedelemeyecek, Cumhuriyet’ten yana, Atatürkçü ve sosyal devlet ilkesini benimseyen partiye oy vereceğim” demesinin ardından bazı öğretmenler tarafından şikayet edildi. Şikayet üzerine Yüzbaşı S.B., İl Jandarma Komutanlığı emrine alınırken, hakkında Ovacık Cumhuriyet Savcılığı ve İl Jandarma Komutanlığı tarafından soruşturma başlatıldı. Ovacık’ta çok sevilen yüzbaşı S.B.’nin geri dönmesi için öğrencileri imza kampanyası başlattı.

Yerel Gündemden

Linç girişimleri ( Taşra neden geri kalıyora örnek ) : Feodal Yapı ve adaletin varlığına inanmamak : Şanlıurfa'nın Bozova İlçesi'nde akrabalar arasında aynı arazi üzerine ev yapılması yüzünden çıkan silahlı kavgada öldürülen 3 kardeşin yakınları, gözaltına alınan 2 şüpheli ile akrabalarının oturduğu 7 evi önce Kalaşnikofla taradı ardından da benzin dökerek yaktı

Dr Öpüşen geçleri kurşunlarsa varın gerisini siz düşünün .

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde, emekli bir doktor sahil kenarındaki bankta sevgilisiyle öpüşen 18 yaşındaki A.K.’ya, “Neden sokak ortasında püşüyorsunuz?” diyerek tepki gösterdi. A.K.’nın “Sen niye karışıyorsun?” diye karşılık vermesi üzerine ruhsatsız silahını çeken doktor , kurşun yağdırdı. Ağır yaralanan K., hastaneye kaldırılırken, doktor gözaltına alındı.

İşsizlik
İşsiz sayısı Ocak döneminde bir yıl öncesine göre 1 milyon 59 bin kişi artarak 3 milyon 650 bin kişiye çıktı. İşsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.6'dan yüzde 15.5'e çıkarak yeni bir rekor kırdı. Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 21.2'den yüzde 27.9'a çıktı.
Yurdum İnsanı Örnekleri

Lise Kimya Sınav Sorusu
“X şahsı hayatı boyunca 3.10 üzeri 22 tane iyilik ve 4.10 üzeri -2 mol kötülük yapıyor. Hesap günü mizanda iyilik ve kötülükleri tartılıyor. İyilikleri ağır gelirse cennete, kötülükleri ağır gelirse cehenneme, tam nötrleşme olursa Araf’a (hayvanların ve delilerin barınacağı yere) gidecek. Bu şahsın hesabı görülünce durumu ne olacak. İşlem yaparak sonucu bulunuz (N: 6.10 üzeri 23).” Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi Kimya Öğretmeni Zeki KILIÇASLAN
Dev Köpekbalığı Muğla'da yakalandı !
Muğla'nın Fethiye ilçesi açıklarında 6 metre uzunluğunda ve yaklaşık 700 kilogram ağırlığında köpek balığı avlandı.

İnternete inanma internetsiz kalma
Dolandırıcılık örneği bir mail
: "Zengin Oldunuz! Elinizde 1950 - 1965 yılları arasında Almanya'da üretilmiş eski siyah beyaz grundig televizyonlardan ya da aynı yıllarda üretilmiş eski ev eşyalarından varsa zengin olabilirsiniz! ... Elinizde bu tür televizyon ve eski eşya varsa bize ulaşın. Fiyatları 35 bin TL'den başlaryarak 100 bin TL'ye kadar çıkıyor."

Tübitak Bilim Teknik Dergisi'nin internet sitesinde açıklama : "Eldeki verilere göre, böyle bir kimyasal yok. Varlığına dair söylentiler, 1992 yılında ITAR-TASS adlı Rus haber ajansından kaynaklanan bir habere dayanıyor. Söylentilere göre, cıva tuzları yoğun radyasyona tabi tutulduklarında kırmızıya dönüşüyor ve güçlü bir füzyon bombası yapımı için elverişli bir malzeme haline geliyormuş. Söylentiler ABD Temsilciler Meclisi'nin bir alt komisyonunca araştırılmış ve asılsız oldukları sonucuna varılmış.”

Sıfır oy alan(mayan) muhtar adayı
Sivas'ın Zara ilçesinde bir muhtar adayı eşi ve tüm akrabalarından tek oy bile alamadı. Kendisinin de yanlışlıkla rakibine oy vermesi sonucu seçimi sıfır oyla tamamladı.

Huzur silahlanmadadır mesajı ( Daha ne söylenebilri ki !)
TURGUTLU Huzurlu Yaşamı Destekleme Derneği tarafından, Polis Teşkilatı'nın 164'üncü kuruluş yıldönümü nedeniyle ödüllü tabanca atışları yarışması düzenlendi. Turgutlu İlçe Emniyet Müdürlüğü Irlamaz Atış sahasında yapılan yarışmada ilk atışı Manisa Valisi Celalettin Güvenç yaptı.


Ergenekon Gündemi

Milletvekili çıkışı : CHP Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz, ''Cumhuriyetçi bu insanlar, ucuz suçlamalarla Ergenekoncu iseler, ben de Ergenekoncuyum'' diyerek, dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi.

TSK ‘dan ders
Genelkurmay Başkanı'ndan açılımlar. Türkiye Cumhuriyeti'ni Türkiye halkı kurdu. Gerçek dindarlarla sorun yok. İkincil kimlik zenginlik. Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ: Orduyu, demokratik kisvesi altında muhalefet yaparak, ayrıca din karşıtı gibi göstererek yıprtamaya çalışıyorlar. Vatanına hizmet etmekten başka amacı olmayanların şerefiyle, moraliyle ve onuruyla oynamayın. Buna kayıtsız kalamayız. Tarihi açılım. Orgeneral Başbuğ da 4 yıl önce Şemdinli'de 'Türkiye üst kimliğini' dile getiren Erdoğan gibi konuştu. Asker ilk kez 'Türkiye halkı' tanımını kullandı. Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ "Türkiye halkı" vurgusu yaptı, "Terörist de insandır" dedi, dağdan indirme için düzenleme istedi.

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ergenekon davasının son dalgasında, başta kız öğrenciler olmak üzere ekonomik olanakları kısıtlı gençlerin eğitimi için gönüllü olarak çok kutsal bir görev yapan sivil toplum örgütlerinin mağdur edilmesininkaygı verici olduğunu vurgulayarak bu dernek ve vakıflara destek veren aralarında çok sayıda TÜSİAD üyesinin de bulunduğu bağışçıların rencide olduğunu ifade etti.

Davalar birleşti
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılarla ilgili davanın, Ergenekon davasıyla birleştirilmesi gerektiğine hükmeden Yargıtay’ın kararına uydu. Mahkeme, davaların İstanbul’da birleştirilmesi gerektiğini belirterek, Ergenekon Davası’na bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden “muvafakat” istedi.



Obama Türkiye’de
Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni Başkanı Barack Hussein Obama, göreve geldiğinden bu yana ikinci resmi ziyareti olarak planlanmış olan Türkiye ziyaretinin ilk bölümünü gerçekleştirmek üzere başkent Ankara’ya geldi . (5 Nisan )

İki günlük bir ziyaret için Türkiye'ye gelen ABD Başkanı Barack Obama, Anıtkabir'i ziyaret etti, özel deftere Atatürk'ün 'Yurtta Sulh, Cihan da Sulh' sözünü yazdı.

Obama ne derse o olur !
İşte Obama'nın TBMM'deki tarihi konuşmasından satır başları
: * Bu ABD Başkanı olarak ilk resmi ülke ziyaretim. Bana bu ziyaretin bir mesaj olup olmadığı soruldu. Buna cevabım “Evet”. * Türkiye ABD’nin mütteifki ve AB’nin bir parçasıdır. Atatürk’ün mirası kurduğu laik ve bağımsız ülkeyle kendini açıkça gösteriyor. * Artık iki demokrasinin de önünde daha büyük sorunlar var. Ekonomik kriz, aşırılıklar, enerji krizleri yüzyılımızın yeni sorunlarıdır ve buna karşı nasıl mücadele edeceğimiz önemli.
* İklim değişikliği ve enerji sıkıntılarını aşmak için de birlikte çalışmalıyız. * Türkiye’nin doğu-batı koridorunda enerji konusunda büyük bir önemi var. * ABD Türkiye’nin AB üyeliğini şiddetle desteklemektedir. Türkiye AB’ye yalnızca köprülerle bağlı değildir. Türkiye’nin üyeliği AB’nin gücünü artıracaktır.
* Demokrasiler durağan olmaz.
* Azınlık ve din özgürlüğü konusunda Türkiye’ye güveniyoruz. Ben bunu bir zamanlar değil başkan olmak, oy bile veremeyen bir halkın üyesi olarak konuşuyorum. * Geçmişimizle yüzleşmeliyiz. ABD halen kendi karanlık tarihiyle yüzleşiyor. Bizim ülkemizde kölelik ve ayrımcılık geçmişi var. Tarih trajik olaylarla dolu. Geçmişimizle yüzleşemezsek ağırlığı daha da artar. Bu mecliste 1915 olaylarını da dile getirmem lazım. Ermeni ve Türk liderlerin attıkları cesur adımları gördük. ABD ilişkilerin normalleşmesini arzu etmekte ve sınırların açılmasını arzu etmektedir
* Kıbrıs’ta özerk ve çift taraflı bir çözümü destekliyoruz. *Hiç hata yapmayalım ortak bir terörizm tehdidiyle karşı karşıyayız. Bunların içinde El Kaide ve PKK da var. ABD Başkanı ve NATO sıfatıyla ne PKK’yı ne de bir terör örgütünü desteklemiyorum
* ABD hiçbir zaman İslam’la savaşta değil. Olmamıştır, olmayacaktır. ABD’nin Müslüman toplumlarla olan ilişkisi sadece terörizm karşıtlığıyla sınırlanamaz. Biz daha kapsamlı müdahil olmak istiyoruz bu sürece. Ortak zeminler yaratmalıyız. Aynı fikirde olmadığımızda bile saygı göstermeliyiz. Yüzyıllar boyunca islam dünyası dünyanın şekillenmesine katkıda bulundu. Pek çok Amerikan ailesinde de Müslüman üyeler var. Bunu çok iyi biliyorum çünkü ben de öyle bir aileden biriyim. * Ben daha fazla çocuğun eğitim alması için çaba göstermek istiyorum. Gelecek güç kullananların tahrip edenlerin değil, onaranların olmalıdır. * Biliyorum ki siz medeniyetlerin ortasında tarihin dalgalarından etkilenen bir ülkesiniz. Ülkeyi bir yöne ya da diğer yöne çekmek isteyenler olabilir ama ben inanıyorum ki Türkiye’nin büyüklüğü herşeyin ortasında olmasıdır. Kültürünüzün güzelliği de doğu ile batının birleşmesinden... Tarihinizin zenginliği ve demokrasinin gücü ve beraberce geleceğe yönelik umudunuz Türkiye’yi Türkiye yapıyor.

Obama İçin Şarkı Bile Yapıldı
İşte “uzaylı” türkücü Mustafa Topaloğu’nun “ Obama “ isimli şarkısının sözleri

Welcome to Presidency’
Welcome toHello Hello Obama,
Hoşgeldin başkanlığa,
Barış getir bu dünyaya’,
Obama o o Obama
Hoşgeldin başkanlığa,
Durdur savaşları,
bitsin artık gözyaşları,
geri getir umutları.
Ey insanlar hepimiz Adem ve Havva’dan olmayız
hepimiz kardeşiz
Dünya bizim hepimizin
Barış olsun sevgilere ellerimiz hep birlikte
dünya bizim hepimizin
barış olsun sevgilere ellerimiz hep birlikte
Obama o o Obama

Ermeni Konusu

Ermenistan Halkı Sınır Açılmasına Karşı
BAKÜ - 'Ararat’' şirketi tarafından, Ermenistan genelinde yapılan bir araştırmaya göre, Ermenilerin yüzde 61”i Türkiye ile sınırın açılmasına karşı.
Türkiye ile Ermenistan ilişkilerindeki yumuşama Ermenistan’da hükümeti de vurdu. Aşırı milliyetçi Ermeni Taşnak Partisi iktidardan çekildiğini açıkladı Son günlerde en önemli gündem maddesi Türkiye-Ermenistan, Türkiye-Azerbaycan ilişkileri. Türkiye ile Azerbaycan ilişkilerinde gerilim yaşanırken, Ermenistan’da da ilişkilerin normalleşmesi dolayısıyla büyük tartışmaların yaşandığı ortaya çıktı. Ermenistan’da hükümette yer alan aşırı milliyetçi Ermeni Taşnak Partisi, Türkiye ile ilişkilerin normalleşme çabalarını protesto ederek, hükümetten çekildiğini açıkladı.

Tehcir ve Bilimsel yaklaşım
1915 yılında yaşanan olaylara ilişkin soruları yanıtlayan İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Arslan, Osmanlı Devleti'nin göç sırasında Ermenilere kötü muamelede bulunan yaklaşık 1670 kişiyi yargıladığını, aralarında asker, polis, kaymakam 67 kişiyi idam ettiğini belirtti ve "Soykırım yapılsaydı, görevliler veya memurlar cezalandırılır mıydı? Soykırım yapan Hitler, hiçbir Almanı cezalandırmamıştır'' dedi.

Dünya

Dünya’da ırkçılık
İsviçre'nin Cenevre kentinde başlayan Birleşmiş Milletler (BM) Irkçılıkla Mücadele Konferansı'nın açılışında konuşan BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, dünya çapında ırkçılıkla mücadele zamanı olduğunu belirterek, Dünya Irkçılıkla Mücadele Konferansı'na ABD ile diğer bazı Batılı ülkelerin katılmamasını esefle karşıladığını söyledi.

ABD Başkan Barack Obama döneminde de Washington, ikincisi yapılan ırkçılıkla mücadele konferansını, 2001 Durban konferansı gibi İsrail'in kınanması ile İslam'ın eleştirilmesinin yasaklanması üzerine ağırlık verileceği gerekçesiyle boykot edeceğini açıklamıştı. İsrail ile birlikte ABD'nin ardından Avustralya, Kanada, Almanya, İtalya, Hollanda da aynı gerekçelerle konferansa katılmama kararı vermişti.


DTP ‘nin demokrasiyle dansı (!)

Türk, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Birileri bizim parlamentoda olmayı çok istediğimizi düşünüyor. Böyle düşünmesinler. Taleplerimize gözlerini yumarlarsa oraları da kullanmayız. Gider Diyarbakır, Mardin, Nusaybin’de oturur, halkımızla tartışırız. Onu da çok görürlerse cezaevine girmeye de hazırız.” Türk, Abdullah Öcalan’dan “Sayın” diye söz ederken hükümete, “Öcalan da barışçıl bir çözüm için çaba gösteriyor, muhatap almak zorundasınız” mesajını gönderdi.

İsyan !
Siirt'te E Tipi Kapalı Cezaevi tutuklu bulunan 16 kişi isyan çıkardı. Çatıya çıkan grup, elbiselerini yakarak, eylem yaptı. İsyancılar, "Baskılar bizi yıldıramaz", "Tecride son, işkenceye son" diyerek slogan attı.

Olmayacak duaya amin deme ( Bayern Elendi )
Almanya Birinci Ligi (Bundesliga) takımlarından Bayern Münih’te forma giyen İtalyan oyuncu Luca Toni, Şampiyonlar Ligi kupasını kazanmaları durumunda, Münih kentinin tanınmış meydanı Marienplatz’da çıplak bir şekilde koşacağını söyledi.

Küresel Ekonomik Kriz Başlıkları

G-20’den destek açıklaması ( Hem çıkar – hem onarmaya çalış , pek anlaşılmasada !)
G20 Zirvesi, krizden çıkış için IMF'nin kasasını doldurma kararı aldı. IMF'ye 1 trilyon dolar sağlanacak. Ülkelerin katkısı yetmezse IMF piyasalardan borçlanabilecek. Bu karar özellikle gelişmekte olan ülkelere yarıyor

Türkiye – IMF Anlaşması ( İşin içinde IMF varsa Kork ey halkım J )
G-20 Zirvesi nedeniyle Londra’da bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, IMF Başkanı Dominique Strauss Kahn ile görüşmesinde, her iki tarafın da ilkesel olarak doğrudan görüşmelere yeniden başlama konusunda anlaşmaya vardıkları belirtildi.


Küresel Isınma

Türkiye’de yağışala bu sene bol . Yaşadık ! Haydi unutalım küresel ısınmayı
İstanbul ve Ankara'da son günlerde etkili olan yağışlı hava barajlara yaradı. Son yağmurlarla dolan barajlardan su tahliyesi yapılmaya başlandı.


İşte Bu !
Türk doktor yarım şişe rakı içirerek kurtardı’
Sahte alkol içerek komaya giren gencin mucize kurtuluşu...
ANTALYA Kemer’de sahte içki içerek komaya giren ancak hayatta dönmeyi başaran Alman öğrenci Dustin Krabbe (18), 3 arkadaşının can verdiği korkunç olayı Alman Bild gazetesine anlattı.Habere göre Anlatya’daki doktorlar, durumu hemen anladı. Bir doktor, yarım litre sek rakıyı burnundan geçirdiği bir tüp yardımıyla Dustin’e verdi. Kalan yarım litre de arkadaşı Vanessa’ya verildi. Uzmanlara göre rakıdaki etil alkol, sahte votkadaki zehirli metil alkolü etkisiz hale getirerek yani bir nevi “panzehir” etkisi yaparak komadaki dört gencin hayatını kurtardı.

Genelkurmay Başkanının Basın Toplantısından
Ergenekon’da ikinci iddianamede bir kısmı TSK ile ilgili eski personelle ilgili bir takım iddialar var. Hilmi Özkök ifade verdi geçen hafta. Genel olarak Ergenekon’a bakış açınız nedir? Sizin kanaatiniz nedir? İsim zikredilmemesi yönünde mahkemenin kararı var. Bu davanın özel isimle anılmayacağına yönelik mahkeme kararı var. Hukuk devletine saygılı olacağız. Bu noktanın altını çizmek isterim. Dosya numaralarıyla anılması gerekiyor. Ben 14 Nisan’da yaptığım konuşmamda TSK olarak demokratik rejime bağlıyız ve saygılıyız. Kimsenin en ufak tereddütü olmasın. Demokrasinin en vazgeçilmez temel noktalarından biri yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğüdür. Her ülke için anayasal düzen ve hukuk düzeni çok önemlidir. Herkesin mevcut yargı sistemine, hukuka zarar verecek davranışlardan kaçınması gerekir. Bu açıdan biz TSK olarak herkesi yargı sürecinde dikkatli olmaya, dikkatli haraket etmeye azami şekilde dikkat ediyoruz. Her zaman hukuka sonuna kadar güvenilmesi gerektiğini düşüncesindeyiz. Yargıya sonuna kadar güvenmek zorundayız. Devam etmekte olan yagı süreciyle ilgili olarak bu konuda yorum yapmamı bekleyemezsiniz. Ancak bazı düşüncelerimi de paylaşmak isterim. Bu süreçte TSK’yı kurum olarak ilgilendiren bazı konularda emekli ve muvazzaf personelimizi de ilgilendiren noktalar var. 1- Dedik ki mahmekeler kesin karar verinceye kadar herkes suçsuzdur. Bu uluslararası bir hukuk kuralıdır. Bu yürütülen soruşturma kapsamında masumuyet karinesine tam uyuluyor mu? Ben soruyorum, cevap da vermeyeceğim. Kesin karara ulaşmadan, iddialar üzerine yargı kararı sürerken baştan itibaren kişileri suçlu ilan etmeye kimsenin hakkı yoktur. Kişilerin kişisel haklarını da zedeliyoruz. Yarın o kişiler beraat ettiğinde ne olacak verilen zararlar.Burada medyaya da çok önemli görevler düşüyor. Medya olarak siz de kendinizi lütfen sorgulayın. 2- Soruşturmanın gizliliği ilkesi ikinci konu. Bu ilke Türkiye’de gerçekten var mı yok mu? Bu soruşturmaların ve yargılamaların yapılırken kurumların saygınlığına ve güvenliğine de zarar verilmemesi lazım. Beykoz Poyrazköy’de bulunan mühimmat ve silahlar bir tv kanalında 50 dakika gösterildi. Gösterilen bant 6 -7 dakika. 10 sefer haberi geçiyorsunuz. Bir SAT ilişkisi kuruluyor, iki bir kişi ilişkisi kuruluyor. Bu haberdir, kamuoyuna verilmelidir. Ama defalarca verilmesinin amacı nedir? Ben de bunu soruyorum. ..
Atatürk’ün sözü “Türkiye Cumhuriyetini Kuran Türkiye Halkına Türk Milleti Denir”dir. Bu, bu kadar açık...

Şaka gibi !
. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bazı medya kuruluşlarında, Ergenekon soruşturmasında isminin “1 numara” olarak anıldığı yönündeki haberlere ilişkin olarak, “Delirmişler” dedi.

Deniz feneride ışıldatın bakalım !
“2. dalga Deniz Feneri e.V.” dosyasında, haklarında dolandırıcılık nedeniyle soruşturma yürütülen 16 Türk vatandaşı hakkında bilgi isteniyor. Almanlar, ayrıca, bu kişilerin ifadelerinin alınmasıni talep ediyor. Bazı delillerin bulunması beklentisi ifade ediliyor. Dosyada RTÜK Başkanı Akman ile Kanal 7 televizyonu suçlanıyor

DTP İLE MESAFE ( İlker Başbuğ) : TBMM’de siyasi parti olarak görülen grup terör örgütüne bakışını değiştirmeden birarada olmamız mümkün değil. 9 şehit veren bir kurumun komutanıyım. Onların da terör örgütü ile ilgili konuşmaları ortada. Keşke bir millevekilinin konuşmasını burada ifade etmeseydiniz. Çünkü kendisinin partisinin başındaki başkan onu düzeltmeye kalktı. Bu parti hala terör örgütüyle mesafe koyamıyor. 9 şehit vermişken bunlarla birarada bulunmamı kimse beklemesin.

DTP’den açılımlı açıklama
DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Diyarbakır’ın Lice İlçesi yakınlarında meydana gelen mayın patlaması sonucunda şehit olan 9 asker için mesaj yayınladı. Türk’ün mesajı şöyle: "Öncelikle olaydan derin üzüntü duyuyor, daha hayatlarının baharında iken yaşamlarını yitiren gencecik kardeşlerimize Allahtan rahmet, ailelerine de başsağlığı diliyoruz. İnsan hayatını hedef alan hiçbir şiddet eylemini bu güne kadar tasvip etmedik, tasvip etmeyeceğiz. Partimiz, ülkenin sorunlarının diyalog yöntemi ile barışçıl bir şekilde çözülmesi için elinden gelen bütün gayreti göstermeye devam edecektir. Bu ülkenin sorunlarının bedeli gençlerimize ve çocuklarımıza ödetilmemelidir. Her zamankinden daha fazla demokratik siyaseti öne çıkarma ve siyasete fırsat tanıma sorumluluğu ile karşı karşıyayız. Bu sorumluluk bütün siyasilerin ortak sorumluluğudur. Artık hiçbir vatandaşımızın çatışmalarda yaşamını yitirmediği, barış içinde bir Türkiye özlemi ile bir kez daha bu acı olaydan duyduğumuz üzüntüyü ifade ederken bu ölümlerin artık son olmasını diliyoruz."
1 Mayıs
Başbakan Erdoğan, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyen DİSK’i ısrarından vazgeçmeye çağırarak, “Taksim Meydanı miting alanı değil. İllegal yaklaşımlar provoke edebilir” dedi.
Terör
Türkiye dün yine terörle sarsıldı. Diyarbakır Lice’de teröristler, zırhlı personel taşıyıcı geçerken önceden yola döşedikleri mayını uzaktan kumandayla patlattı; 9 asker şehit oldu. Hakkâri Şemdinli’de de PKK teröristlerce açılan ateş sonucu bir asker şehit düştü

Fikrin neyse zikrinde odur !
Cerrah, gazetecilerin sorusu üzerine, “Tabii oradaki açıklamanın çarpıtılarak verilmesi yanlış. Ben de bir babayım. Açık ve net söylüyorum, benim de iki kızım var. Orada benim söylemek istediğim, her anne baba çocuklarına sahip çıkmalıdır. Sorumluluk anne babadadır. Bir aile çocuklarını nereye gidiyor ne yapıyor, sahip olmak zorundadır. Benim söylemek istediğim bu” dedi.
Aylak Adam 2009 Nisan Derlemesi